top of page

AHLAKİ DAVRANIŞLAR
İffet, sözlükte “haramdan uzak durmak, helal ve güzel olmayan söz ve davranışlardan sakınmak, edeb, hayâ, izzet ve haysiyet” anlamına gelir.
Ahlaki bir terim olarak ise kişiyi bedenî ve maddi hazlara aşırı düşkünlükten koruyan erdem demektir. İffet; insanın eliyle, diliyle harama yönelmekten sakınmasıdır. İffet, fitneden sakındıran, günah işlemekten alıkoyan erdemli bir davranıştır.
Kur’an-ı Kerim’de:
“(Sadakalar) kendilerini Allah yoluna adayan, yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremeyen fakirler içindir. İffetlerinden dolayı (dilenmedikleri için), bilmeyen onları zengin sanır. Sen onları yüzlerinden tanırsın. İnsanlardan arsızca (bir şey) istemezler. Siz hayır olarak ne verirseniz, şüphesiz Allah onu bilir.”
ayeti ile iffetli davrananlar övülmektedir.
Hz. Peygamber (s.a.v) bile
“Yâ Rabbi! Senden hidayet,takva,
iffet ve gönül zenginliği istiyorum”
diye dua etmiştir.
“Allah, yoksul olmasına rağmen iffetini
korumaya çalışan mü’min kulunu sever”
buyurmuş ve mü’minleri iffetli olmaya
davet etmiştir. Ayrıca yardıma en lâyık
kimselerin, iffetini korumaya çalışan
yoksullar olduğunu bildirmiştir.
Gerçek anlamda mü’min sayılabilmek
için insanın hayâ, edep, iffet gibi ahlaki erdemlerle donanması ve
dinin günah saydığı, akl-ı selimin de ayıp ve kötü kabul
ettiği tutum ve davranışlardan uzak durması gerekir.
Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v)’in,
“Her kim ağzına ve cinsel arzularına hâkim olacağı konusunda bana söz
verirse ben de onun cennete girmesine kefil olurum”
hadisi iffetli olmanın önem derecesini ortaya koymaktadır.
Hayâ kınanma endişesiyle kurallara aykırı davranmaktan kaçınma, utanma ve bu duygu ile insanda hâsıl olan mahcubiyet hissidir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v), “Hayâ, imandandır.” buyurarak iman ile hayâ arasındaki ilişkiye vurgu yapmıştır.
Bir başka ifade ile hayâ noksanlığının, iman noksanlığından kaynaklandığını belirtmiştir. Hayâ, insanı kötülüklerden ve her istediğini yapmaktan alıkoyan insani bir duygu olup, takvanın ayrılmaz bir parçasıdır. Dolayısıyla bir kul, hayâ sahibi olmadıkça takva sahibi olamaz. Güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderilmiş olan Peygamber Efendimiz (s.a.v), hiç şüphesiz insanlar arasında hayâ duygusuna en fazla sahip olan idi.
“Hayâ ancak hayır kazandırır.”, “Hayânın hepsi hayırdır.”
buyurarak ümmetinin, davranışlarını hayâ ile süslemesini istemiştir.
Peygamberimiz (s.a.v);
“Allah, kendisinden hayâ edilmeye insanlardan daha lâyıktır.”
buyurarak devamlı edeb ve hayâ üzere bulunmayı tavsiye etmiştir. Müslüman, ihsan duygusu ile dolu olmalıdır. Allah Teâlâ’nın her an kendisini görmekte olduğunu bilerek büyük bir edeb ve hayâ üzere yaşamalıdır. Bu, hayânın en yüksek noktasıdır.


bottom of page