top of page

Tevazu, Arapça bir kelime olup sözlük manası alçak gönüllülük gösterme ÅŸeklindedir. Genel anlamda ise tevazu, büyüklenmemek, aşırı gitmemek ve kiÅŸinin haddini bilmesi demektir. Aynı zamanda baÅŸkasını kendine tercih etmek, anlayış göstermek ve affedici olmak gibi iyi huyları ortaya çıkaran bir haslettir.
 

Tevazu kibir ve gururun yenilmesi ile kazanılan ahlaki
bir erdemdir. Kendini diÄŸer insanlardan üstün görmemek, kimseyi küçümsememek, sahip oldukları ile gururlanmamak, fazla lükse ve gösteriÅŸe varmadan sade bir hayat benimsemek, yaptığı çalışmadan dolayı insanların iltifatını bek
lememek tevazuun belli başlı ilkelerinden bazılarıdır.Her davranış ve tutumda aşırı-

lıktan kaçınmak gerektiÄŸi gibi tevazuda da

orta yolu tutmak gerekmektedir.
 

Tevazu bir fazilet olup bunda aşırıya kaç-

mak, ölçüsüzdavranmak zillete sebep o-

labilir. Tevazu, “vakar”, ağırbaÅŸlılık ve

yumuÅŸak huyluluk gibi birçok güzel has-

leti de beraberinde getirmektedir.
 

Kimlere karşı tevazu göstermek gerektiÄŸi

önemli bir konudur. Nitekim bu hasletin

fazlalığı ve azlığı fazilet olmamakla bir-

likte, aşırı kibirli insanlara karşı tevazu

göstermek, kendini alçaltmak da fazilet

sayılamaz. Böyle kimselere karşı vakarla

hareket etmek daha doÄŸru olur.
 

Aynı ÅŸekilde millî ve manevi deÄŸerlere saldıran kiÅŸilere
karşı tevazu göstermek de doÄŸru kabul edilemez. Müslümanlar’a karşı tevazu ise, güler yüz göstermek, yumuÅŸak davranmak, ihtiyaçlarını görmek ve onları küçümsememek ÅŸeklinde olur İnsanın ahlakını güzelleÅŸtiren en güzel sıfatlardan biri tevazu sahibi olmaktır. Zira bu özellik kul olmanın bir gereÄŸidir. İslam’a göre gerçek anlamda büyüklük Allah’a mahsustur. Bu nedenle en büyük
tevazu da Allah Teâlâ’ya boyun eÄŸmek, kul olarak acziyetin farkında olmak,

nimetlerine karşı nankör olmamak ve büyüklük taslamamaktır. Yaratıcısını bilen ve ÅŸükrünü ifa eden bir kul, insanlar ile olan iliÅŸkisinde de tevazu ile muamelede bulunur.
Allah Teâlâ tevazuyu :

 

     “Sana tâbî olan mü’minlere
         alçakgönüllü davran!”
 

 

ayet-i kerimesi ile Resulullah’a
(s.a.v) emretmiÅŸtir. Bu emri alan

Hz. Peygamber (s.a.v) tevazu ko-

nusunda insanlığa en güzel ÅŸekil-

de örnek olmuÅŸtur.
 

Mekke’nin fetih gününde yanına

yaklaÅŸan ama korku ve heyecandan titreyen adama ÅŸu ÅŸekilde seslendiÄŸi bilinmektedir:

 

                                   “Titremene lüzum yok, ben kral deÄŸilim. KureyÅŸli

                                      kurutulmuÅŸ et yiyen bir kadının oÄŸluyum ben.”
 

 

Resulullah’ın (s.a.v) engin tevazusunu hayatının her
alanında görmek mümkündür. Çocukların yanından geçerken onlara selam verir, kuru hurma için bile davet edildiÄŸi zaman davete icabet eder, evde ailesinin günlük iÅŸlerine yardımcı olurdu. Bazen evinin temizliÄŸini kendi yapar, yırtılan ayakkabısını tamir eder, elbisesini diker
ve yamardı. Hizmetçisiyle birlikte yemek yer, bazen hizmetçi yorulduÄŸu zaman onunla birlikte buÄŸday öÄŸütürdü. Çarşıdan aldığı bir ÅŸeyi ailesine götürürken, bizzat kendisi taşımaktan çekinmezdi. Birisiyle karşılaÅŸtığı zaman ilk önce kendisi selam verir, zengin-fakir herkesle musafaha ederdi. O’nun yemesi, içmesi, giyimi, kısacası bütün yaÅŸayışı sade olmuÅŸtur. Hz.

 

Peygamber (s.a.v);

 

 

                          “Allah bana: O kadar alçakgönüllü olun ki, kimse kimseye karşı

                                 böbürlenmesin;kimse kimseye zulmetmesin, diye bildirdi.”

 

buyurarak hayatını tevazuun zirvesinde yaÅŸamış ve ümmetine sayısız örnekler sunmuÅŸtur.
 

Netice itibariyle Müslüman, kulluk bilinciyle bütün mahlûkata karşı alçakgönüllü olmakla mükelleftir. Tevazu,doÄŸru yer ve zamanda gösterildiÄŸi zaman, kiÅŸiyi saygın ve deÄŸerli kılar. Ancak kibirliye karşı tevazu, hem sahibini hem de bu fazileti deÄŸersizleÅŸtirir, alçaltır.

       Tevazu, kibir ve gururu ortadan kaldıran
                         ahlaki bir erdemdir.

bottom of page